mayisboyunca

Düşenleri Ayağa Kaldıracak 5 Film Önerisi

11 Mayıs 2020

Sinema olmasa hayat gerçekten çekilmez olurdu. Özellikle karantina günlerinde hiç izlemediğimiz kadar film izledik, izlemeye de devam ediyoruz çok şükür. Bugün size kendimi kötü hissettiğimde izlediğim 5 filmden kısa kısa bahsedeceğim. Olur da izleme fırsatınız olursa size de iyi geleceklerinden eminim.

Billy Elliot: Aslında filminden önce müzikali olan Billy Elliot, İngiltere’de madende çalışan babası, abisi ve büyükannesi ile oturan, öksüz, 11 yaşında bir oğlan çocuğudur. Bir gün, boks öğretmeni ile spor salonunda çalışırken, onlarla aynı salonu paylaşan bale öğrencilerini  görür ve baleye ilgi duymaya başlar. Hikaye 1984’te geçtiği ve orası küçük bir maden kasabası olduğu için bu kasabada erkeklerin bale yapması görülmemiş bir şeydir. Billy Elliot öncelikle hani şu tam insanın yüreğine dokunan filmlerden. Kesinlikle ağlak bir film değil ama Billy’e o kadar inanıyorsunuz, onun başarılı olmasını o kadar istiyorsunuz ki elinizde olmadan heyecanlanıyorsunuz. Kelimenin her anlamı ile sevgi ile ilgili bir film; aileni, yaptığın şeyi, arkadaşını ve hatta kendini sevmekle ilgili. Film bittiğindeyse içiniz umut dolmuş olacak.

Yürüyen Şato: Yürüyen Şato, yönetmenliğini Hayao Miyazaki’nin yaptığı bir animasyon filmi. Kendisine yapılan kötü bir büyünün etkisinden kurtulmaya çalışan Sophie adlı genç bir kızı anlatıyor. Filmin müzikleri izledikten çok sonra bile aklınızdan çıkmayacak, o kadar etkileyici ki. Sophie üzerindeki büyünün etkisinden kurtulmak için yollara düşüyor ve karşısına Howl’un yürüyen şatosu çıkıyor, burada hizmetçi olarak çalışmaya başlıyor. Bu süreçte kendisi ile ilgili müthiş keşiflerde bulunuyor. Filmi İngilizce dublajla Türkçe altyazılı izlemenizi öneririm. Seslendirme çok ama çok iyi çünkü. Merak edenler için Sophie’yi Emily Mortimer, Howl’u Christian Bale, Calcifer’i Billy Crystal seslendiriyor. Filmin ana temalarından biri yaşlanmak ve çok tatlı bir şekilde işlenmiş. Muhteşem bir görselliği olduğunu ve bir kitaptan uyarlandığını da burada belirteyim. Yürüyen Şato tekrar tekrar izlemek isteyeceğiniz bir film. Bir de eğer kadınsanız muhtemelen Howl’a aşık olacaksınız 🙂

Rocky: Serinin ilk filmi olan bu film benim en dipte hissettiğim zamanlar için özel reçetem. Benim için adeta “yeniden başlat” düğmesi görevi görüyor. Senaryosu ile başroldeki Sylvester Stallone’ye Oscar kazandıran filmi sevmemin tek sebebi adrenalin yüklü boks ve antrenman sahneleri değil, filmi benim için özel yapan karakterlerine karşı önyargısız tutumu ve onların ne kadar zorlu bir süreç geçirdiklerini ve zayıflıklarını dürüstlükle göz önüne sermesi. Bill Conti imzalı soundtrack’i ise kusursuz. Rocky izledikten sonra hala kendinizi iyi hissetmiyorsanız terapiye ihtiyacınız olabilir. 🙂

Marigold Oteli’nde Hayatımın Tatili: Emeklilik çağında bir grup İngiliz’in Hindistan’ta 5 yıldızlı bir otele tatile gelmesiyle başlıyor film. Tabi otel umdukları gibi çıkmıyor. Ama film dünyanın en tatlı filmi gerçekten de. Bu arada ne kadar dünyaca ünlü İngiliz oyuncu varsa kadroda, Judi Dench, Tom Wilkinson, Maggie Smith, Bill Nighy, Penelope Wilton, Celia Imrie. Ayrıca genç resepsiyonist rolünde Dev Patel de çok sevimli. Özellikle şu günlerde karantinada aile büyüklerinizi göremiyor ve özlüyorsanız size çok iyi gelebilir. Filmin IMDB puanı 7.2 ve bir aile filmi için bu bayağı iyi bence. Sade, komik ve duygulu bir film. İddialı değil ama çok iyi hissettiriyor gerçekten.

Sideways: 2004 yapımı Sideways bir yol ve şarap filmi. Filmin adı da zaten şarap şişelerinin saklanma şeklinden geliyor, yanlamasına. Birisi evlilik arifesinde, diğeri başarısız bir yazar olan iki orta yaşlı adam düğün öncesi birlikte bir seyahate çıkıyorlar. Bu seyahatte bol bol şarap bağalarını gezer şarap tadımı yaparız diyorlar. Film komedi değil ama güldüğünüz anlar olacağına eminim. Hayatta yenilmiş hissettiğiniz anlara yakışacak bir film. Her şeyin yeniden denenebilirliği hakkında insana cesaret veriyor böyle filmler. Oyunculuklar muhteşem ötesi özellikle Paul Giamatti’yi bu filmde izlediğimden beri gözüm hep üstünde. Filmin atmosferi de insana arabaya atlayıp bir yol macerası yaşama ve bol bol harika şaraplar içip sohbet etme isteği uyandırıyor.

İşte kısa listemin sonuna geldim. Listede yer veremedim ama Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi serilerini de tekrar tekrar izlediğim doğrudur. İyi ki filmler var. Peki siz iyi hissetmek için hangi filme tekrar tekrar geri dönüyorsunuz?

 

 

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply